problemler
üslü-köklü sayılar

vektör
basit makinalar

matın 0 sa boşver. bişeyler varsa asal ebob ekok kümeler problemler işlem üslü sayılar

Geçmiş soruların üstünden geç

7 ay için ihbar süresi daha kısa olmalı.
hemen bugün istifa dilekçeni ver, ihbarın 4 hafta da olsa 2 hafta da olsa sonu aynı.. bi ay sonra askersin dude.

kıdem tazminatınızı alırsınız, aşağı yukarı 1,5 brüt maaşa denk gelir sizin durumunuzda... kullanmadığınız izinleriniz varsa onların da bedellerini alırsınız. hiç resmi izin yapmadıysanız 14 günlük de oradan gelir.

ihbar tazminatı alamazsınız, çünkü ayrılan sizsiniz, ayrılacağınızı da 6 hafta öncesinden bildirme zorunluluğunuz var, 6 hafta süreniz yoksa işverenin sizden eksik ihbar süresini kesme hakkı var ama zannediyorum ki yapmaz.

askerlik nedeniyle istifa ediyorsun ihbar söz konusu olmaz. yargıtayın sözleşmenin kıdem tazminatını hak kazanır şekilde feshinde ihbar süresinin de dolayısıyla tazminatının da söz konusu olmayacağına dair kararları var. istifanı istediğin zaman verip sözleşmeni o gün sonlandırabilirsin. yalnız istifanı yazarken mutlaka "zorunlu askerlik hizmetimi yerine getirmek nedeniyle" şeklinde bir ibare ile ver. sevk kağıdını da dilekçene ekle.

ayrıca kıdem tazminatı net üzerinden hesaplanmaz. brüt üzerinden hatta giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanır ve sadece damga vergisi kesilir. yalnız kıdem tazminatında tavan uygulaması vardır. mevcut tavan da brüt 3.129,25-TL'dir.

çok hoş olur hatta.

olmaz.

şu benimkiler-açık görünüm vs falan oraya kadar olan kısım yukarı sabitlenmedikçe küsüm duyuruya zaten.

Livefeed komutlarini isleyen sunucuya anlik olarak fazla yuk biner. Uygulanacagini sanmam ama olsa iyi olur

reklam ücretleri gösterim başınaysa yapmazlar
her yenileme reklamların tekrar gösterilmesi demek ve bundan para kazananın bu paradan vazgeçeceğini sanmıyorum

ama tıklama başınaysa yapılabilir aslında

Turkiye'de 1 senelik asgari ucret ile ne yapabiliyorsaniz onu yapabilirsiniz.

net olmamış. düzelttim.
ne iş kurulur manasında sormuştum.

dönerci

50.000 dolarla herhalde bir benzincide ufak bir market işine girebilirsiniz. ama küçük bir market olur.

ingiltereyle yapılan ankara anlaşmasını bi araştır.

amerika'da incik boncuk satsan iyi para yaparsın. tabi bir mall'de dükkan açman kaydıyla.

hocam o 100.000'i pound'a çevirirsen 35.000 pound civarı eder, o parada bence biraz cücük gibi kalır sağlam iş kurmak için doğruyu söylemek gerekirse.

para büyük duruyor bizim misak-ı milli sınırlarında ama kur farkından ufalıyor el yurtlarında.

Dolar olarak bakarsakta işte düz hesap 50.000 dolar demek. Bence yeterli değil iş kurmak için. kirasıydı cartıydı curtuydu.

kolay gelsin yine de.

Bi markete girebilirsin. Ankara Anlasmasina basvur oyleyse.

abd'de islek bir merkezde(ornegin portland, oregon) bufe tarzi food truck olayina girebilirsin. 100 bin tl yeter mi bilmem ama iyi para var. en dandik falafeli kolasiyla vs. ile 10 dolardan asagi satmiyorlar. yemek sektorunde zaten 50% kar olmayinca zarardan sayiyorlar ibineler. bu arada iyi olan food truck'larin onunde ogle vakitleri kuyruk oluyor cunku abd'de oyle kebabci tarzi ucuz restaurant (yuksek kiralar nedeniyle) turkiye'ye oranla pek yok.

@cekilmis gayfe'nin dedigi gibi, yine abd'de iyi bir fikirle ve urunle mall'larin icerisinde tek stand acip, ondan sonra marka olan adam cok.

Vize olayi Amerika icin sorun olabilir. Tabii gidebilirsen orayi tercih et.

Eger hatun kisi size ilgi duyuyorsa ikisi de iltifat.

Yok onda hicbir etki birakmadiysaniz ikisi de hakaret.

Bence A iltifat, B hakaret gibi. Yok vazgeçtim ikiside hakaret ikiside iltifat olabilir.

ileri düzey hanfendi olarak cevaplıyorum:
A: iltifat.
B: ibne gibin, top gibin bi şey.

böyle kelime oyunlu tümevarımlı, tümdengelimli saçma sapan cümleler yerine ne şairlerimizin ne dizelerini kullanabilirsin hiç düşündün mü?

ama ille bu 2 cümleden biri ise, kötünün iyisi olarak A B'den daha iyidir diyorum. ikisi de hakaret değil.

ama'dan sonra sen diyerek akılda kalan şeyin karşıdaki insan olması sağlanmış. bu iyi bir şey. ama bütün kadınlar sana benziyor diyince, "sen de herkes gibisin." durumu olmuş. b'de de bu durum var. sadece ama'dan sonraki kısmı söylesek?

ileri düzey Türkçeye sahip olan erkek ben oluyorum, selam.

ikisi de iltifat.

yok kullanmak için değil illa ki.. bir kez söylemiştim birine sonradan aklıma takıldı. yoksa tabi ki iki satır asaf iki satır süreya söylemeyi de biliyoruz mevzu o değil.. bana da B iltifat gibi gelmişti.. neyse teşekkür ederim.

@it s just a cigarette, evet öyle daha güzel sanki

A iltifat, B göte girer.

Erkeğim lan ben. Pardon.

bir cümlede ''ama'' kelimesi kullanılmışsa öncesinde söylenen sözlerin hiçbir değeri olmayacaktır kuralı gereği ikisi de iltifat.

yalnız bu 2 cümleden hangisini söylersen söyle kadın anlamamış ayağına yatıp ''ne demek istiyorsan daha açık konuşur musun?'' veya ''yani?'' gibi karşı cümlelerle ayak üstü kompozisyon yazdırır erkek kısmına.

a iltifat, b hakaret ve ötesi.

hacı kadına eşsiz olduğunu hissettirmek lâzım, iki cümlenin de ilk bölümleri ofsayt o yüzden. bence başka şekilde iltifat et.

Yakın arkadaşlarımla iletişimi koparmamak için. Evet telefonda, real hayatta buluşmalar oluyor fakat Facebook'ta da iletişim halindeyiz ki şehirdışında çalışanlar, yurt dışına gidenler, uzaktakiler, yakındakiler falan filan kim varsa iletişimi sürekli kılıyor.

Ayrıca oyun da oynuyorum. Bir de uzak akrabalarımdan [halam filan] fotolari haberler de facebook üzerinden alır oldum. :) kötü bir şey olduğunu sanmıyorum, abartmadıkça her şey dozunda kullanılabilir.

hiç facebook hesabım olmadı. başlarda olayım, herkesin her istediğinde bakabileceği bişeylerim olmasını istemememdi. son birkaç yıldır buna, hayatıma eklenen ve biribirini tanımaması gereken insanlar eklendi. aile/özel/iş hayatımı böylece çok farklı katmanlarda yaşayabiliyorum. aksi durumda böyle bişey imkansız olurdu. böyle iyiyim.

klişe gelebilir ama ben de iletişim için açık tutuyorum. aile fertlerimle facebook üzerinden haberleşiyoruz çoğu zaman. onlar olmasa ben de anında kapatırım. bir boka yaradığı yok zira. yalnız olsam, kız stalk etsem neyse. o da yok.

Pek çok arkadaşla iletişim için ve üniversitede i sınavları, dersleri notları takip için açık tutuyorum ben. Çok gerekli, cep telefonu gibi bir şey oldu facebook. Ama resmim yok, paylaşım 4 ayda bir yapıyorum, filan.

Sevmiyorum, öyle.

Joined Facebook
October 30, 2007

üyelik tarihim bu. resmen alışkanlıktan devam ediyorum. bir de doğum günleri falan

Yakında facebook, kullananların götlerinde patlayınca göreceğim ben onları.

İlk açıldı İngilizceydi, yabancı hatun düşürürüm diye açtım, Türkçe geldi açıktı hâlâ. Daha sonra kız arkadaşımla işler ciddileşince onun faysbukunu kapatmasını emrettim, ikiyüzlülük olmasın diye kendiminkini de kapattım. Ve inanılmaz biçimde o zaman farkettim nasıl boktan bir illet olduğunu. Bu kadar saçma bir şekilde vakit öldüren başka bir şey yok.

Not: @sadegazoz teşekkür ederim efendim

Kuzenler var bi', o yüzden. Bi' de arada FAcebook'la yorum yapılan siteler oluyor. Yoksa çoktan kapatmıştım. Gerekli bi mecra değil pek.

Açıkçası o akış sayfası ile, kişi profilleri ile bir alakam olmuyor benim. Bütün çevrem, arkadaşlarım bulunduğu için bir nevi mail hesabı gibi kullanır oldum. Mesajdan mesaja yani.

isyerinden sosyal ortam baskısı. tipik bir foto ve basit bir kac bilgiden baska da herhangi bir check-in v.s. asla.

Böyle ders için falan demek çok klişe olacak belki ama cidden sadece bizim fakültenin grubu için bile Facebook'ta dururum. Okuldan bihaber yaşamak gibi bir şey. Hem ders anlamında hem de sosyal olarak. Müthiş eğleniyoruz yaklaşık 700-800 kişilik bir grup içerisinde. 400-500 kişilik ufak bir fakülte olunca ortam sıcak oluyor. herkes sürekli geyik peşinde.
Hatta derslerini Facebook üzerinden yönlendiren hocalarım var benim. Kendi grubu var ve her şeyi oradan yazıyor. İletişimi de oradan sağlıyor. Mesela; "Bar Yönetimi dersi kapsamında yarın sabah ders saatinde Kahve Dünyası'na gideceğiz" gibi bilgilendirmeler atıyor dersten 1-2 gün önce. Keza sosyal bir topluluğa ait gruplar için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Eskiden yahoo groups falan vardı, hah işte onun gibi bir kullanım.
Doğum günlerinden nefret ederim, şimdiye kadar hiç kimsenin doğum gününü kutlamadığım gibi benimkini de kutlamalarına izin vermiyorum. ayrıca tanıdıkların, özellikle ufaklık sahibi akrabaların fotoğraflarını görmek güzel oluyor. Ya ne bileyim o kadar da kötü bir şey değil bence. Çevrenden sürekli haberin oluyor bir şekilde. Hem yakınlarından hem de dünyadan. Saçma sapan insanlar olmadıkça facebook listende gayet güzel bir yer.

Panamera iyi bir seçim olurdu, estetik açıdan ben zenginim diye bağırıyor

audi tt

ikinci el ferrari

İkinci el M6 alırdım ben. CLS de güzel ama M6 biraz daha genç işi. Denk getirebilirsen yine ikinci el bir RS5 de olabilir.

audi olsun çamurdan olsun,
a3 a4 a5 hangisi olsa coşturur.

evoque.

dostum tabi ki subaru. 209 000 TL sıfır fiyatı veya ikinci el çok el değmemiş bir şey bulabilirsen 100 000 TL civarına alırsın zaten. geri kalan bütçenin bir kısmıyla da kafana göre eklemeler yaparsın

c coupe..

2.bp.blogspot.com

7-8 kiloluk, full karbon, çift süspansiyonlu bisiklet.

at.

porsche boxster

ikinci el ferrari +1

kulak pamuğuyla hafif tiner sür hareket ettirmeye çalış.

tek cevap: aseton.

geçmedi 18 - yakında geçicek.
memnun değilim ama - yakın zamanda olma ihtimalleri görünüyor.
sevgili bulmak nasıl oluyor :) bulamadım ama birini buldum
evde biraz bitmiş.
aramayı bilmiyorsun ondan sevgili bulamıyorsun.
idare eder senin için ölmüş dostum.
derdimiz belli işte can sıkıntısı+ailevi

yas21bucuk
sevgili dert amk. olsada olmasada dert yani. ama biz insan oglu cig süt emdigimiz için hiçbrseyden tatmin olmuyorz oda ayrı bi konu.. benim yalnızlıktan ziyade bu duyguyu en cok sevgili kişisiyle derdini adam gibi konusamayınca yasıyorum oda cok koyuyor. bok gibyim. içini daraltma otur en kötüsü agla. ben cok fena tutuyorum.

geçip geçmediğini yaş belirterek söyler misiniz? geçti, 24
geçtiyse bunu neye bağladınız? kendime
hayatınızdan memnun musunuz? yess
derdiniz ne? biraz asabiyim, başka sorunum yok
sevgili buldunuz mu? yess
evde bira bitmiş mi? hiç olmadı ki :(
ben niye sevgili bulamıyorum? hayırlısı..
nasılsınız iyi misiniz? eyvalla
naber? sen?
içim daralıyor. yat uyu

yaş 27. 4 senedir yalnızım. yalnızlığı seviyorum. daha önce yaşadığım bir sürü saçmasalak ilişkiden sonra da şu an pek sevgili falan aramıyorum. evde bira yok la hakkat, almak lazım. sevgili bulma lan sevgili seni bulsun.

tarla lazım bana tarlaya ev yapıp içinde yaşayacağım var mı bana 3-5 dönüm hibe edecek? çanakkale tercihim.

niye sevgilim olmuyor sorusu daraltıyor, sıkılmayı bırak sevgili seni bulur.

yaş otuzbeş;
geçmeyecek.

geçip geçmediğini yaş belirterek söyler misiniz? geçti, 20
geçtiyse bunu neye bağladınız? yeni arkadaş gruplarına
hayatınızdan memnun musunuz? evet
derdiniz ne? her şeyden çabuk sıkılmak
sevgili buldunuz mu? arada oluyor
evde bira bitmiş mi? var ama içmek istemiyor canım
ben niye sevgili bulamıyorum? hayırlısı
nasılsınız iyi misiniz? iyidir abi
naber? iyi.

sevgili var olmasına da aşk yok. evet yalnızız. sevgili de değil aslında, eskiden sevgiliydi. şimdi öylesine birisi işte. arada bir geçiyor, sonra tekrar yalnız hissediyorsun. hayatımdan memnunum aslında bir yandan da değilim bilmiyorum çok karışık. memnun olmasına memnunum da işte sanki olmam gereken yer burası değil; yapmam gereken şey bu değil gibi hissediyorum. Sanki beni tutan bir şey var; beni bağlayan bir şey var da o olmasa da çok uzağa gidip orada yalnızlığıma devam edebileceğim gibi.

dediğim gibi aşk yok. var gibi bir yandan da ama aşk olup olmadığına kendimi kandıramıyorum. inandırmak değil, kandıramıyorum kendimi. bir yanım evet aşıksın diyor; diğer yanım yok be oğlum işte diğerleri gibi bir heves diyor. korkudan bak biraz bu. o değer vermeye çok hevesli olduğun kişi değer vermene değer mi diye soruyorum kendime. cevap alamıyorum. belirsiz kalıyor. kendimi teslim etmeye çok hazırım; ama geçmişteki tecrübeler bir emniyet kemeri misali sabitliyor beni olduğum yere. "la olm yine bak bok püsür içinde kalacaksın, yine o düşündüğün gerçekleşmeyecek." diyor. benim aklımdakiler genelde pürüzsüz hayaller. pürüzü olmayacak hikayenin. kafama takılan yeri yok. sevdim dediğin zaman seveceksin, karşıdaki sonradan mıymıy yapmayacak. velhasıl geçmedi çok yalnızız hissi. o olsa da onla yalnızım, olmasa da zaten yalnızım. eskiden olsa o varken yalnız hissetmezdim ama yaşadık gördük bişiler artık sürekli tedirginsin; mutluysan bile her an mutsuzluğu bekliyorsun. hazırlıklı tutuyor bünye kendini. aman olm dikkat et her an hazırlıklı ol ki sonra göt gibi kalma ortada diyor bana. en acısı da bu bence. gerçekten mutlu olabileceğin zamanları kaçırıyorsun tedirginlikten. saf değilsin artık, kötü şeyler yaptın, sana kötü şeyler yaptılar. insanları tanıyorsun. büyüdün artık diyor sana yaşadıkların. büyüdün ve dikkat et, her adımını hesaplayarak at. oyun oynaman gerekiyorsa içinden gelmese bile oyunu oyna; kaçman gerekiyorsa kaç; üzerine gitme zamanı geldiyse git...

evde bira bitmiş, rakı vardı içtim. kazık kadar oldum ben hala okula gidiyorum. kaç senedir ailemden ayrı yaşıyorum bok var gibi geldiler yanıma yerleştiler. bende kabahat aslında okulu bunca senedir bitiremem. bir sigarayı hala liseliler gibi içeceksem neyleyim ki...ben sevgili buluyorum ama o sevgili o sevgili değil işte... nasılım? iyiyim hamdolsun. naber? idare ediyoruz. yaşıyoruz. nefes alıyoruz. bir şekilde hayatı akışına bırakıyoruz. yalnızlık biter mi? bitmez bence. sorun birini bulmak değil. o birinin hani ingilizcedeki "the one" olması. aslında orijinali the chosen one. her ne haltsa işte. içim daralıyor benim de zaman zaman. daralmasını da sever oldum. bir şey hissetmek güzel geliyor. yaşadığımı hissettiriyor.

hadi benden eyvalla. iyi oldu bu soruyu sorduğun, bu başlığı açtığın. konuşacak adam arıyordum, paylaşacak biri. ama beni tanımayan biri işte. iyi oldu.

hadi eyvalla.

ha yaş sormuşsun, 24.

24ümde giricem yakında. hiç sevgilim olmadı. bundan sonra da olacağını zannetmiyorum. bulunduğum ilde şu an arayıp konuşabileceğim 4 tane arkadaşım var, diğer illerle birlikte 6 oluyor zaten, başka da yok. yalnızlık çokgzel diye bık bık ötenlere kafam girsin. son bir iki yıldır geceleri inanılmaz bir sıkıntı basıyor. 7-8 aydır ise kendimi öldürme düşüncesi geçmeye başladı kafamdan. yapamayacağımı biliyorum bunu. ama bir yandan da dayanamayacak gibi hissediyorum. yakında okulum bitecek. okul en azından insana yeni birileriyle tanışma fırsatını hep açık bırakıyor. bittiğinde ise ortada kalıcam resmen. bir ev bir de ben. yalnız gittiğim konserlerin, yediğim yemeklerin sayısı yok. hayatımı başka insanların varlığına bağlamak acziyet gibi görünüyor ama artık bir yerden sonra katlanamıyorsun.

30- gecmedi. Gecmesini degil de gecmemesini degismeye direnmeye bagliyorum. Hayatimdan memnun degilim. Derdimi bilmiyorum bulmak icin psikologa gitmeye basladim. Bu kadar zor olacagini bilemediydim. Sevgili buldum, sonra gitti. Sonra geldi sonra gene gitti. Ya da bunlarin hepsini ben yaptim aslinda. Sen niye bulamiyosun, bilmiyorum ben de bulamiyorum, cok beklentiyi yukseltmeyip daha cok denemek lazim. Once kendini sevmek lazim ki canin acimasin. Bira dun bitti ama 1 tane aldiydim zaten. Naber, bugun pek iyi degil, sabahla daha iyi olacak . Icin daraliyo, bi dus al, sicak biseyler ic.

sgk'nın buna yönelik çağrı merkezleri var. belli bir süre maaş alamadığında, tazminatını da alarak işten ayrılma hakkın var diye biliyorum. ara sor. hem maaşını(yasal faiziyle beraber), hem de şimdiye dek hakettiğin diğer hakları alabilirsin.

hiçbir sözleşme, o konuyla alakalı mevcut yasa ya da yasaların üstüne çıkamaz. patronun avcunu yalar. köle mi çalıştırıyomuş .mın oğlu?!

maaşının 3-5 gün gecikmesi bile haklı fesih sebebi. elini kolunu sallaya sallaya işten ayrılırsın, patron da eşşek gibi hakettiğin maaşı öder.

+1 bilmemkacincinick,
Patronun seni korkutarak işten ayrılmanı engellemeye çalışıyor. Üstelik işe gitmeyip maaş hak etmeye devam etme gibi bir durum var iş kanununda. Ücretin geciktiğinde işe gitmiyorsun ama maaşın işlemeye devam ediyrodu galiba. Ama tam hatırlamıyorum bu konuda yanılıyor da olabilirim.

evet çok cıvıttı.

cıvıtan adamın cevabını silince "hep mi ciddi olunur, devlet dairesi mi burası, moderasyon çok rererö her haltı siliyor" oluyor, "her şeyi de silmeyelim az biraz geyik olsun lan nolcak devlet dairesi değil sonuçta" diyince duyuru cıvıttı oluyor.

abi lütfen aranızda bi referandum yapın cıvıtsın mı, ciddi mi olsun, karar verin de moderasyon da ona göre neyi silip neyi silmeyeceğini bilsin.

uzun zamandır bunu söylemek istiyordum, bu duyuru vesile oldu.

duyurumu sadece sözlük yazarlarına acarak ben baya kurtuldum ondan. iyi niyetli internet kullanıcılarını tenzih ediyorum ama beni rahatlatıyor şimdilik.

Ben ciddi çok çok az soru görüyorum. Eskiden o kadar ciddiydi ki kullanıcı sayısı azaldı, neden? Çünkü ekşisözlük'le ilintili bir yer burası, orası ne kadar ciddiyse burası da o kadar ciddi çünkü dışarıdan ekşi sözlüğü bilmeden gelen adam yok denecek kadar az.

Seni tenzih ederim ama sorulan sorulardan çoğu insanı bıktıracak derecede aptalca ya da komik oluyor. Olmayanlara da ciddi cevap veriliyor genelde. En çok şikayet edilen şey ise aşk meşk işlerine ciddi cevap verilmemesi ki konu ciddi değil sahibinden başka herkes için.

Yanda mesela kadıköyden hastaneye gidiş, green card, tablet tavsiyesi, ücretsiz android programı, işe başlangıç tavsiyesi konularını görüyorum kimse de dalga geçmemiş. Bence ciddiyetsizliği biraz da konularda aramak lazım.

sevgili kibritsuyuna da hak veriyorum, cevapların bazıları saçma sapan soru soranları biraz yıldırmak için veriliyor gibi geliyor bana. öyle soruya böyle cevap edeplicesi. inci sözlüğü aratmaz oldu duyuru. açılan konulara bakın hakikaten.

ciddi olarak cevap verecek adam zaten veriyor. cıvık babam afedersin dediklerin de ekstradan yazanlar zaten. onlar olmasa işe yarar 3 cevap olacakken, onlar olduğunda yine 3 cevap oluyor ama fazladan işe yaramaz 5 cevap daha oluyor.

aynı duyurular defalarca açıldığı için.
enin açtığın duyuruyu da daha önce defalarca açtılar.
onlara da aynı cevabı verdim.
gel de dalga geçme.

ben demiyorum. otomatik onay vere vere dinliyorum.

ben 1 yaşadıysam adam 4 yaşamış çünkü, yazık lan..

alınmayacağı bir ses tonuyla anlatmıştınız daha önce diyorum.

bişey demiyorum yaladan gülüşümle dinliyorum :)

kırmamak için kesinlikle sözünü kesmem. biraz zor olsada dinliyormuş gibi yaparım. kırmam.

kişi: babannem

anlatan yaşlı olmayan yaşına rağmen zayıflamış bir hafızaya sahip babaysa eğer, değil ikinci kez onikinci kez anlatışında dahi, anlatırken en keyif aldığı yeri "baba hadi bi daha anlat ne demiştin sen o zaman" diyerek bir daha anlattırıyorum.

ananem falansa söylerim ne söylemiycem lan ananem.

her seferinde ilkindeki gibi şaşırırım evelallah..

ben bunu bi yerden duymuştum diyorum bazen. :) genel olarak bişey demeden dinliyorum ama başka şeyler düşünüyorum.

anneannem ben 6 yaşımdan beri bi akrabasını anlatır bana düzenli olarak. ayda bir falan anlatır ve yarım saat dinlerim. sabret hacı nolcak.

Demiyorum. Dedem de öyle benim, alzheimer olduğu ortaya çıktı sonrada. Her anlatışında merakla dinliyorum, aynı tepkileri veriyorum.

anneannem ve babaannem artık usandırdılar beni, onları kırmadan uyarıyorum, çok üzülüyorum sonra. dedem anlatınca pek sık tekrar yapmadığından ilk defa dinliyormuş gibi dinliyorum.

dinle hocu nolacak atla deve değil

ananem veya babannemse söylüyorum, hatta o da dalga geçer bunadık be napalım der. beni büyütmüş etmiş ne yanlış anlayacak.

ben de demiyorum. özellikle babam çok yapmaya başladı bunu 50'yi geçtikten sonra. kırılırlar bence

Çekip vururum.

Zamanı gelmiş demek ki benim suçum yok.

sabırla dinliyorum.
annemin teyzesi önce depresyon sanılan bir dönemden sonra demans teşhisi kondu.
şimdi alzheimer için özelleşmiş bir bakım evinde kalıyor.
her ziyarete gittiğimizde
10 kere kaçıncı sınıftasın, kaç yaşındasın, kardeşin vardı dimi senin, kitap okuyor musun sorularına maruz kalıyorum.
ondan önce annanemde kaldığı dönemde de anneannemle olan çocukluk hikayelerinden tek birini aylarca her seferinde min 3 kere olmak üzere anlattı.

yaşını başını almış, beyin fonk. yavaşlamış insanlar. niye söyleyesin ki? bırak anlatsın.

zevkle dinliyorum ben.

bozmuyorum ben.

ben 10 ders alıyorum, 4 ü alttan

ders sayısından ziyade derslerin kaç saat sürdüğü önemli.
bizde min 3 saat, çoğu 4 saat bir tanesi de sekiz saat sürüyor mesela.
o şekilde 8 ders almışlığım vardı.
şu an 4 ders alıyorum.

7. keşke daha fazla alabilsem.

6 ders + bitirme tezi

6 ders alıyorum, 17 kredi. geçen dönem de 4 ders 11 kredi almıştım. bu dönem fazla geldi, birini bırakabilirim derslerin.

ilk yılsa 9 normal...Ben 6 ders + 2 tane de üsttten olmak üzere toplamda 8 ders alıyorum.Bana da fazla geliyor gibi şu an için

moral olsun diye söylüyorum; zamanında 14 ders alıp 13'ünü verdiğim bi dönemim olmuştu. 35 krediden fazla ediyodu.

2 ders alıyorum 6 kredi yüksek lisansım

4 saat cs lecture
2 saat cs lab
3 saat ingilizce
3 saat karar verme ve davranış
4 saat veritabanı yönetimi
4 saat matematik
2 saat türk dili ve edebiyatı

ayrıca 4 saat da başka bir dersin lab'inde asistanım.
2 saat de ofis saati var yine aynı derste.

tiner?

tiner denedim fayda etmedi :(

bi kurutemizlemeciye gidin. onlarda mürekkep lekesi vb için çeşitli kimyasallar var.

iyi niyetli birine denk gelirseniz size yardımcı olacaktır.

sonax veya ziebart'a da gitmeyi deneyebilirsiniz.

www.lithofin.de

(bkz: lithofin)

comolokko

comolokko forevır.

comolokko

Comolokko

papi aga.

mektup yolla kendine. pullu damgalı falan filan. içinde tüm fikirlerin falan her şeyin olsun. mektup tarihi de belli olacak zaten. açma o mektubu hiçbir zaman da.

bu kullanılan bir yöntem ama ne kadar işe yarıyor kanun önünde bilemem.

onun dışında notere gitmek var sanırım ama prosedürü bilmiyorum. bir de, görüşmeyi kayda falan al.

@sen git ben geliyorum

mektup güzel bir fikir bunu uygulayacağım.

görüşmeyi kayıt altına almak melek yatırımcı tarafından saygısızlık gibi algılanabilir ama onunla görüştüğümüz tarihi belgeleyecek birşeyler de olmalı.

notere de danışmalıyım.

fikirler tescil edilemiyor diye biliyorum. ama kendine mektup olayı değil, sen fikrini bir A4 kağıda yaz notere git. 25 lira mıydı, 40 lira mıydı öyle bir şey sanırım. Ben yapmıştım zamanında. Mektup olayı amerikada kullanılıyor da türkiyedeki mahkemeler önem verir mi bilemem. Amerikadaki adı "poor man's copyright". Zaten bütün bu işlemler, bir mahkeme durumu olursa diye uygulanıyor. Mahkemeye mektup vermek değil noter kağıdı vermek etkili olur.

@yarasa, tamamen aynı durumdayım. yapılabilicek bişey yok. ama duyduğua göre, sanırım yahoo'nun bununla ilgili bi sayfası varmış. ayrıntıları bilmiyorum.

ama olayı kağıda yazıp notere götürmenin bi hak iddia etmek için yeterli olacağını sanmıyorum..

ayni dertten ben de muzdaribim. patentlenemeyecek bir fikrim var. zaten patentleme mevzuu da cok pahali ve karisik bir is, orasi apayri.
turkiye'de olay nasil bilmiyorum ama bir confidentiality agreement belki gotu kurtarir.

confidentiality agreement

yüzeysel bir incelemeyle oluru var gibi ama şöyle düşünün, melek yatırımcı, şimdi olmasa bile ilerde bu iş koluna girebilirim, neden kendimi bir anlaşma imzalayıp kısıtlayayım ki diye düşünebilir? Yada fikrinizin çok güzel olmasına karşılık sırf bu anlaşma mevzuuna kafayı takıp görüşmeyi sonlandırabilir?

O zaman olay tamamen güvenebileceğin -ki ticaret hayatında böyle birşey yok- biriyle görüşmek noktasında tıkanıp kalıyor.

yada başka ne olabilir?

bir kutuda yanılmıyorsam 3'ten fazla aynı ürün olursa da ticarete giriyor. Tek şart 75 euro sınırı değil yani.

öncelikle; o olay 100 dolar değil 75 euro. ama kurda sıkıntı çıkmasın diye 70i geçme derim. ek olarak e sigarada sorun çıkabilir, satıcıyla konuş başka bişey yazsınlar mal tanımına.

10 farklı adresi denemedim ama teorik olarak sorun çıkmaması lazım.

ek: bir yıl içinde 2 ay arayla 5 alışveriş yapabilirsin. yasal sınır bu. ama ben bizzat aştım bunu, bi sorun çıkmadı. pek sıkı takip edilmiyor sanırım. zaten neyle takip edicek ki? pakette tc numaram yok bişey yok.

e hususi gidip bavulla getirsek ne olur?

malın tanımında ne yazdıkları önemli değil, açıp bakıyorlar zaten pakete. ve 2 adetten fazlası yasak diye biliyorum ben de. sipariş eğer adrese teslimse farklı isimlere olur, ama posta işleme merkezinden teslim alacaksanız o iş olmaz. bavulla gidip getirebilirsin tabi, gümrük polisi senden şüphelenip bavulunu açtırtmadığı sürece sorun olmaz.

yahu bul bir gümrük müşaviri, adam gibi öde gümrüğü. gidip gelmekten çok daha ucuz.

ben alibaba.com dan 75 euro sınrını geçmeden farklı farklı ürünler aldım, mesela 20 tane kolye, 20 tane yüzük vs. gibi, tabi paketler küçüktü, hiçbir sorun çıkmadan geldi ürünler bana,

kesa arkadaşıma da aynı şeyi yaptık onada geldi, 2 üründen fazlası geçmez gibi bi olay yok ama ürünün ne olduğuda önemli, senin üründe de sıkıntı çıkabilir gibi sanki

shipping kısmıyla alakalı

uk de falan farketmez, satıcı international shipping diye belirtmişse her yere gönderiyordur.

Önemli olan hangi siteden aldığın değil, satıcı ve ne aldığın.. Bence alacağın şeyin gümrüğe takılabilme ihtimalini araştırman daha doğru olur.

çakır

boncuk göz diycem ama olmaz herhalde?

mavi mavi masmavi şarkısını durmaksızın söyleyip sinirlerini bozabilirsiniz... yüzde yüz çalışıyor.

biz hans diyorduk bizim arkadaşa ama almana benziyordu harbiden

camgöz : )

edit: husky de olabilir. hassieee der gibi : )

enişteme gözleri maviydi diye hırsız gözlü derlerdi. neyi çalıyor bilemicem (:

cingılbört

boncik

maviş

mavi gözlüm

olmaz, aksine orijinal boyayı korur. mat siyah apaçi araçları genelde folyo kaplamadır, pek çok taksi de aslına sarı folyo ile kaplıdır. satış zamanı gelince folyoyu söküp pırıl pırıl boyası ve değiştirilmiş kilometresi ile satarlar.

araç tipi / folyo kalitesine göre 1000 - 2500 tl civarında tutacaktır sanırım.

bu folyoların 10 metre rulosunu görmüştüm e-bay'da, 150 dolar falandır fiyatı. ki 10 metreyle çok büyük olmadıkça 2 araba çıkarılır. 2500 lira yazılmış. vay arkadaş...

cevab: arabaya boyaya zarar vermez. hayırlı olsun.

Malzemesi ucuz olabilir ancak işçiliği biraz zor bildiğim kadarıyla. 2000-2500'e kaplandığını ben de duymuştum. Ayrıca beyaz araç alıp kırmızı kaplama yaptırırsan yani rengini değiştirisen, ruhsata işletmen gerekli diye biliyorum.

benim bildiğim kadarıyla, en azından bazı tip folyolar sökülürken boyayı da koparabiliyor. iyi araştırın.

aracın %30dan fazla bölümünün rengini değiştirirseniz eğer ruhsata işletmeniz gerekir. aklınız da bulunsun.

Folyo kalitesi ve arabanın boya kalitesi ile eşit orantılı bir işlem. Biz zamanında bir GMC minibüs giydirdik, sökerken boyaları da elimize geldi, komple boyattık aracı :)

2500 çok fazla, max 1500tl ye halledersin, düz folyo kaplayacaklar sonuçta. 1500 bile çok bence.
Bir de bu işin hukuksal boyutu var, gidip ruhsata işletiyosun aracın rengini değiştirdiğin için.

hiçkimseyi tanımıyorum.

0

hiç kimse +1

ben bi abiyle burdan iletişime geçip yolculuk etmiştim

kimseyi tanımıyorum ama geçenlerde birine facebookumu verdim. sıkıntı olmadı ama hiç gerek yoktu bence.

0

8-9 falan

10-15 vardır herhalde.
çoğu da zaten yazar olarak daha önceden sözlükten tanıdıklarım.

@hevipeyra,
yalan söyleme la çarpılacaksın!

sadece 1 kişiyle tanıştım, ama artık görüşmüyoruz.
onun dışında 2 kişi de facebook'a ekli.

birebir görüstügüm 5-6 kisi var sanirim, 20-30 kisi filanda kim oldugumu bilir galiba.

1

ilk aklıma gelenlerle +10 diyorum

duyuru zirvelerinde 50 + kişiyle tanıştım ama zirve dışında 2 3 kişiyle görüşüyorum

@holy diver: ya ben nicklere bakmadım burda pek. pardon. :))

0

piknik zirvesi yapmıştık. orda 12 kişi vardı.

4 kişiyi tanıyorum.

0

$zero

10 kisi olmustur sanirim yuzyuze gorustugum.

neslihan'ı tanıyorum ama o beni tanımıyor ^_^
nikini yazmiycam tabisi de. :D

kimseyi. her şeyde olduğu gibi burada da geç kalmışlık hissini yaşıyorum.

1

Bir kişiyi tanıyorum.
O da eşim oluyor zaten..

2013 den bu gününe amma çok şey değişmiş şu anda buradan tanıdıklarımın sayısı 20 den fazladır.

1

10 yıldan fazladır ekşisözlükteyim ne duyurudan ne de sözlükten bir kişiyi görmüş değilim

neslihan +1

1: kız arkadaşım :)

bir tek neslihan'ı tanıyorum.

neslihana duyurudan bahseden benim, yatın kalkın bana dua edin.

sıfır ve böyle iyi

16 tane saydim.

0

none...

2-3 kişi var.

sözlükten çok var ama duyurudan kimse yok.

KİM BU NESLİHAN

2

0. neslihan'ı tanımak isterdim ama...

1 kişi o da sevgilim

1 ki$i var. tanırım iyi çocuktur.
neslihan da duyurunun sahibi galiba?

sanırım 0, piknik zirvesi olacak mı acaba tekrar :)

parayla

bisiklet. şehirlerarası çok gezdim kendi kendime. nedeni ise basit:

yakıt bağımlılığın yok.
yürümekten daha hızlı.
istediğin yerde durup istediğin yerde sürebiliyorsun; araba gibi değil.
sessiz. kuşların ve ormanın sesini duyabilirken motorsiklette veya arabada bunları yaşaman mümkün değil.
saçlarında rüzgarı hissetmek.
teninde güneşi hissetmek.
uzun bir bayır tırmanışının ardından özgürce süzülmek.

beta.eksisozluk.com

bisiklet, güzel olur lan.

Kendime ait uçakla

para ve zaman sınırı yoksa arabayla.

he tabi gezmek zorundaysam bu. yoksa arabayla dünya turuna çıkacak kadar param olsa ne uğraşcam gezmekle, oturur yerim.

(bkz: sıcak hava balonu)

Bunla.Çok şirin lan.

www.alalimsatalim.com

karavanla. şöyle aylık faiz getirisiyle masrafımı karşılayacak bi loto falan vursa direkt uygulamaya geçirirdim herhalde bunu. bazen öyle güzel karavanlara denk geliyorum ki çoğu eve bin basar.

bununla encrypted-tbn3.gstatic.com
o yess!

şu ikisi de olabilir:
i.cdn.travel.cnn.com

bisiklet. çünkü ucuz ve eğlenceli.

sözleşmeye göre haraket ettiğin zaman seni bırakmama gibi bir durum söz konusu olamaz. yasal ihbar süresi 2 hafta ise istifanı verdikten 2 hafta sonra bırakırsın. zorla mı? 2 hafta sonra gitme işe. bir şey derlerse sözleşmeyi gösterirsin.

1. yalan dolan, 2 hafta sonra el salla git. kimse bişey diyemez. son maaşından falan bişey keserlerse de peşine düş, her türlü haklısın çünkü.
2. bunu onlar düşünecekler..
3. de işte söz verdim de, size haksızlık yapmıyorum bakın yasal süre bu ama diğer tarafa da haksızlık yapamam, iş etiğime uymaz vs doldur bişeyler.

Hiçbir şey yapamazlar.
Bırakmamak ne demek? İstifanızı vermenizden itibaren 2 hafta daha çalışır sonra basar gidersiniz. Sonuçta tersi de geçerli olabiliyor aynısının. Yani kovulabiliyor da insan aynen bu şekilde. İş hayatının karşılıklı riskleri bunlar.

Geçmiş ve hayırlı olsun diyeyim ben tekrar...

Nerede çalan? TV? Radyo? İstiklal caddesi? bulabileceğini sanmıyorum ama en azından hangi mecra olduğunu bilelim

the do - on my shoulders.

cevap bu.

radyo kanalı aşk.FM di. Yani yabancı bir parça dinlemedik.

mail at. playlistlerini kaydedio olabilirler. bi keresinde bulmuştum ben böyle.

uzamayı/erken bitirmeyi falan bu kadar dert ediyosan olmaz, zor bu kafayla.

Bi sıkıntı yaratacağını sanmıyorum eğer öğrenci şartı aranmıyorsa. Ben girdim mülakata. Panel mülakat şeklinde oluyor zaten. 6 kişi ile birlikte vaka değerlendirmesi şeklinde. Vaka bitiminde herkes 2-3 dk kendinden bahsediyor, cv üzerinden gidiyor muhabbet staj yerlerin, hobilerin, kariyer hedefin vb. Çok büyütme yani sorun olacağını sanmıyorum. Başarılar...

onlar zaten yeni mezun ve iletişime açık insanları alıyorlar.
bir nevi yetiştirip ucuz çalışan elde etmeyi planlıyorlar. böylece iki taraf da kazanmış oluyor.

benzerlikle çözülecek.

gıcık öğretmen mode off.

illa cevap vermem gerekse (80/7)*2 derim ama evet soru yanlış.

soru yalnış.

şıklı bir soru muydu bu, eğer öyleyse şıkları söylesene.
değilse bulamadım.

yani 20 den fazla çıkıyor orası kesin.

yanlış veya eksik olduğu nasıl ispatlanabilir?

@zgn, şıklar 10 15 20 25 30. 20den büyük olduğu bariz de, çözüme takıldım ben. mühim olan çözmek yani.

abi bak; sırasına dikkat;

abd ve bac üçgenleri arasında benzerlik var. AB=AD ise adb açısı 40 derece olur. A köşesinin açısı da 100. benzerlikten de BC=a olacak. e iki kenar birden 100'er derece olüyür???

edit: bi saniye aslında ABC diye bi üçgen yok. AD ve DC aynı doğrunun parçası değil. ABC bi üçgendir diyo mu soruda?

@hope ender, o iki üçgen benzer değil. öbür üçgende b açısı 40+ x değerinde bir şey. 40'tan büyük yani.

dönem ödevi titizliği ile anlatımını yükledim, akşam akşam sevindirdin valla soruyla, kolay gelsin :D

bu.mp

@zgn, cevap için teşekkürler ama biz kesin çözüm arıyoruz. soruyu özel testlerden aldım. yani öss mantığıyla değil de geometrik bir çözüm arıyoruz. 20-30 arası olduğunu buldum zaten. yine de cevap için sağol.

cevap 30 ama hesap makinesi kullanmadan çözülebilecek bir soru değil. kosinüs teoremini kullanarak buldum bu da senin bir işine yaramaz.

öncelikle o şekli düzgün çizdim, derecelere uygun olacak şekilde. tepedeki 100 dereceden dik indim, cos40'ın değerini hesaplayıp 0.766 buldum, buradan a+b=1.532a çıktı, b'ye 133 değerini verdim, a da 250 oldu. yine kosinüs teoreminden 100 dereceyi ortaya alarak gittim, en alttaki kenarı 492,384 birim buldum, sonra bahsettiğin açıyı kosinüs teoremine soktum, direkt 30 derece dedi. ve evet konudan epey uzaklaştım.

eskişehir yolunda bi fırın var simgesi baykuşlu falan ora iyi diye duydum ama ulaşımı sıkıntı olabilir.
meşrutiyet madoyuda öneriyorlar

Beşevler liva

tunalı elizzn

Jimmy Joker Plus (Reşit Galip Caddesi/Çankaya)
Hazar Sofrası (Çayyolu)

cukurambar firinci orhab

Tunalı elizinn'i onermiyorum.

ya bi teşekkür sevişmesi lazım tabi. cs in şanındandır..

kardeş profili iyi seçmen gerekiyor. cinsiyetini bilmiyorum, ama ben bir open request açtığım an 28 kişi birden mesaj atıyor (küsüratlı attım). tabii bunları öyle bodoslama değil, referanslarına göre seçersen sevişmek zorunda kalmazsın. ha adamın profilinde negatifi geçtim nötr referans bile varsa dikkat et zira brüksel için konuştuğum birisinin 86 pozitif 2 nötr referansı vardı, nötrlerde olumsuz bir şey yazmıyordu ama ben yine de mesaj attım o referansı verenlere. meğer adam misafirperverliğin dozunu aşıp gel birlikte uyuyalım diye ısrar etmiş. sen gidip böyle adamlarda kalırsan sevişmek farz olabilir senin için, ya da geceyi dışarda geçirirsin.
takılma açısından da, kimisi öyle şartlandırmış ki kendisini "benim evimde kalacak olan benimle zaman geçirsin" diye, sadece yatmaya gelicem gibisinden bir anlam taşıyan bir mesaj attığında bile ağzına sıçabiliyor nasıl bi mantıksa. o yüzden ben özellikle gideceğim günlerde (haftaiçi-haftasonu) meşgul olup gezdiremeyeceğini yazanları tercih ediyorum. tanımadığım adamla özellikle de vaktim azsa takılmak hoşuma gitmiyor.

hem türklerde hem de macarlarda cs yapmış biri olarak söyleyebilirim ki %99 sevişmek amacıyla kızları kabul ediyorlar.benim davetlerimi interrail yaptığım kız arkadaşım yollamıştı.en yakın arkadaşımla geliyorum deyince bizi iki kız zannedip kabul etmişler, beni gördüklerinde iki hostun da yüzünden düşen bin parçaydı ve bu iki hostun da profilleri gayet popülerdi

3 farklı ülkede cs yaptım hiç böyle bir muamele görmedim. ben kızım. almanya'da erasmustum. diğer ülkelerde hep cs ile kaldım. birinde bir kızda kalmaya gittim. diğerinde bir çocuğun evinde bir erkek arkadaşımla kaldık. birinde de yalnız başıma kızlı erkekli bir öğrenci evinde kaldım. hepsi 2-3 gün gibi sürelerdi ve bu süreler içinde kimse kimseyle sevişmedi :) düzgün, iyi yorumlar almış birilerini seçerseniz hiç bu beklenti olmaz, ya da karşı cinsin evinde kalmayın o da bir yol. ama tavsiye ederim maddi açıdan kurtarıcı oluyor.

sağtık
format cells
date

Başına bir tane kesme işareti (apostrof) koy. El mecbur yazdığını kabul edecek:)

Hatalı...

Not: tartışmaya kapalı hatalı

kime ne faydası var ki şimdi bunun.
şeklinde düşündürüyor.

"afiyet olsun dedirten maçtır.

link"

şeklinde yazarsan da hatalı olur. "dedirten" kalıbı yüzünden...

Sadece link içeren linkler de legal değil mi?

Entry'lerin basılı hallerinin legal olması lazım..

"afiyet olsun" tanım, tanım devamı, örnek, alıntı ya da bkz değil

olduğundan ispiyonlanması gayet normal...

twitter.com

yazıp yollasan legal..

bu maçtan sonra ancak afiyet olsun denebilir..

legal

arkadaşım bu maçtan sonra bana afiyet olsun dedi

legal

twitter.com

legal

ama

bu hali legal değil...

Hmm şimdi anladım.

@bohr atom modeli

(bkz: sözlükte ettirgen tanımlı entry ekolü)

kısaca dedirten kalıbı istenmeyen bir kalıp..

dedirten başlık kullanmak zaten ayrı saçmalık.. entry başlığın sözlükteki haliyle ilgili gerekçesiyle siliniyordu eskiden bu tarz entry'ler..

başka dilde aşk
vavien
+ madem türk filmlerinden gidiyoruz,
Almanya - Willkommen in Deutschland (2011)
Kaç Para Kaç (1999)
Kara Köpekler Havlarken (2009)
Pazar: Bir ticaret masalı (2008)
Çoğunluk

bu arada başlığı çok yanlış anladım :)

2009 Vavien
2008 Ulak
2012 Yeraltı

vavien
çoğunluk
bir zamanlar anadoluda

farklı tarzlarda filmler var burda.
Av Mevsimi,Ejder Kapanı,Çakal
Evim Sensin , Başka Dilde Aşk ,Deli Deli Olma
Prensesin Uykusu , Vavien , Ulak

vavien ve 3 maymun

Karanlıktakiler'i izleyip beğenmiştim.

için kabarmış

telvesini az koymuşsun, fal olmaz bundan.

kabaran bişey var.

o masa ne pis bi masa öyle :(

ayrıca falda sinek var, pisliğe delalet.

bugün iyice yorumcu oldum ha
köklü bi konuda büyük bi değişiklik
ufak ufak kısmetler, boydan büyük dilekler
kademe kademe gittiği için bir gelişme varmış gibi hissedilen ama ucu kapalı bir yol. uzaklardan başkalarıyla ilgili çeşitli haberler. geriyanı ferah. hanen yani tabağın temiz, anaç bir koruma altında olmak veya bebek büyütür gibi özenle geliştirilen bir konu var. fincan da rüküşmüş :)

yaş kaç? tarzın nasıl genelde nasıl giyiniyorsun vs? bunlar önemli ama bence çok güzel. ben severim bu tarz kabanları.

yani oldukça kötü diyebilirim

24 yaşındayım genelde işimden dolayı resmi giyinirim. haftasonları ya da mesai dışında giymek için.

önündeki ipler olmasa güzel aslında

kötü :(

ayrıca kapşon tapınak şovalyesi gibi.

kötü

beğenmişsin, para da kazanıyorsan al giy allaşkına, ne kadar ki fiyatı zaten. giy hevesini al. 30unda mı giyeceksin, bu yaşlar önemli.

aynısının cebi farklı olanından aldım. çok kalın değil bir kaban için esasen. tarz olarak hoş. tek sorunu, omzuma oturmasına rağmen etek kısmı çok geniş. gerçi uzun bir palto olduğu için hareketi kısıtlamamak adına o olmalı.

ben seviyorum.

koyu grisi daha güzel, lacivertte düğmeler sırıtmış biraz. ama güzel, giyilir.

erkin babanın değil abi barış manço şarkısı o kısım. lakin hangi şarkı hatırlayamadım.

couchsurfing en pratik yolu gibi..

diğer türlü gümrükte sıkıntı olur hatun 75 yuroyu aştığı için.

parca parca getirmeyi denersen 75 yuroyu asan urunleri getirebilirsin.

aşıları tamamsa, veteriner onaylı karnesini yanına olursan sıkıntı olmaz.

Sırrı Süreyya Önder içiyor. bizzat meşrutiyet mado da gördüm geçen yaz.

Devlet Bahçeli 2004 senesinde bırakmış.

Gayet etik buluyorum. Herhangi bir sistemde izin verilen koşullar dahilinde her şey yapılabilir, onlar da zekice bir strateji geliştirip böyle bir olaya kalkışıyorlar.

tamamen köylü kurnazlığı. etik olur-olmaz beni bağlamaz ama böyle kurnazlıklar yapan bir siteden asla alışveriş yapmam.

Çok itici bir stratejileri var. En etkili reklamı ekşisözlüğün üzerinden yapıyorlar ki kafa yorup ikide bir sözlük kampanyası düzenliyorlar. Başlığın yukarı çıkmasını önleyecek uygulamayı ekarte mi ettiler yani böyle? Aman ne zekice!

Bu ekşisözlük ve yazarları üzerinden rant sağlama çabalarını çok çiğ buluyorum.

Özet: Kesinlikle etik değil.

@ hope ender +1

geçen yaz da vardı böyle bir şey. sözlük yıkılıyordu resmen. itici.

Gayet normal bence, her şey kurallarda açık arama oyununa dönmüş sonuçta o sitede.

Etik değil diyenleri de anlayamadım doğrusu, sanki bilim dünyası sarsıldı bunun sonucunda. Etikliği tartışılmaya değer bir olay bile değil.

Ben de kıl oluyorum böyle işler yapmalarına. Etik kısmına girmiyorum ama kıl oluyorum. O ney la' öyle, birbirine krem-şampuan satmaya çalışan kızlar gibi...

etik ancak aşşağılık bir reklam methodu .. büzük yiyorsa yazan her suser e versinler.

hope ender +1

benim garibime giden ise sadece bir kitap hediye ediyorlar. yuzlerce insan entry yaziyor. kisacasi bir adet hediye kitap kazanmak icin kitap basligina ya da evekitap basligina entry girenleri aklim almiyor.

ayrica yukarda belirtilmis adamlarin maliyeti duyuru'ya reklam duyurusu girmek ve bir adet kitap hediye etmek. bu kadar ses getirmeleri tamamen bizim yazarlardaki belese kitap kazanma isteginden. sasirtici. cok ses getiriyorlar ama acun gibi geliyor bana.

ben ssg'nin yerinde olsam evekitap.com linki gecen entryleri engellerdim.

değil etik, aksine itici bile buluyorum. bu kadar reklam reklam olunca insan soğuyor zaten.

Hepiniz haklısınız, amacımız dikkat çekmek. Biz gerilla stratejileri ile piyasada yer edinmek ve tutunmak zorundayız, arkamızda bir Doğan yok ne yazık ki ve hatta pek çok engelle de karşılaşıyoruz. Ekşi sözlük sevdiğimiz bir yer, araştırırsanız yüzlerce kişiye kitap hediye ediyoruz sosyal medyada, istiyoruz ki burada da verelim. Pek çok gereksiz içerik mevcutken kitap ile ilgili paylaşımların olması bile bize göre güzel, ayrıca kampanyalar sonuçlandıktan sonra yazarların entryleri sildiğini de biliyoruz, amacımız kitap okumak isteyen insanları yoklamak aslında.

Ha elbette biz de isteriz yüzbinlerce lira bütçemiz olsun, herkese bir kitap hediye edelim, daha farklı stratejiler geliştirelim; ama olacaksa yavaş yavaş olacak biz inanıyoruz. Yazarlara "yazdırmak" olarak da bakmıyoruz. Bunun dışında biz isterdik ki ekşi sözlük ile görüşelim, ortaklaşa bir şeyler yapalım. Dizimag ile yaptık mesela, ama ekşi sözlük yönetimi bize hiçbir şekilde dönüş yapmadı. Konsepte göre "her şey" paylaşılabiliyor, bir yazarın bu kampanyaya katılması yasak değil, ama filtre ve sansüre karşı duruşunu açıkça belirten ekşi sözlük'ün başlıkları engellemesi bize yanlış geliyor. Yani bize "yapmayın" denilebilir, ya da yazarlara böyle paylaşım yapılmamalı denilebilir, biz şark kurnazlığı yapmıyoruz, sosyal medya ise burası, biz de onu kullanıyoruz. Kimi öyle kullanır, kimisi böyle. Ayrıca unutulmamalı ki ilk engelimizden sonra ekşi sözlük ve medyanet bu modelde bir reklam da yapmıştı, bir başlığa entry giren rastgele bir kişiye yanılmıyorsam her hafta bir ipad verilmişti, tek fark o noter huzurundaydı ve reklamı veren ciddi bir şirketti, bizim gibi tutmayınca ve oksimoron yaklaşımı farkettiklerinde devam etmediler, çabuk unutuluyor, hatırlatmakta fayda var.

Yapılabilecek o kadar çok şey var ki, keşke ekşi sözlük ile birlikte hareket etsek, daha da güçlensek, daha fazla kişiye okutabilsek. Ama biliyoruz bu işler zor, sabrederek, sıradışı şeyler yaparak büyüyeceğiz. Biz ileride anlaşılacağımıza inanıyoruz, umarız sizi daha az rahatsız eden ya da sizlerin de hoşuna giden kampanyalar üretebiliriz. Her türlü önerinize açığız, lütfen aklınıza ne gelir, eleştiri kitap ile ilgili yorum, berbat kampanyalarımızla ilgili yorumalrınız inanın hepsi çok değerli, lütfen bize bir mail atın ya da arayın: [email protected]

Teşekkür ederiz.

Bi tanesi de köylü kurnazlığı demiş, lafa bak. Yok abi, bunlara reklamı farkettirmeden sokuşturucan diğerleri gibi, anca öyle anlıyorlar.

doğru hastane durağı. 200 metre falan yürürsün.

beşiktaş iskelesinin önünde metro girişi.

abi daha bikaç saat önce kendim için baktım beğendim "alsam mı acaba" diye;
www.hepsiburada.com

pürüssüz bi şekilde sıfır alması lazım saçı ama. yapabilir mi ki? benim de iki makinem var ama alamıyor onlar.

abi başlık takmassan alıyor işte, yarım milim falan kalır max. yani ama illa sıfır olsun diyosan kafa derini yemeden alıcak makina bilmiyorum, görmedim, duymadım.

Efsane bir ürün var getirtebiliyosan (bkz: headblade.com )

selamlar,

abd'den getirebilecek biri varsa "waahl balding clipper". jileti cok keskin ve sifir gibi aliyor ama tek basina kafa icin kullanmak baya riskli :}

bi de 110volt cevirici lazim.

yazı yazamasaydım katlanamazdım birçok şeye.
hele yazdıklarımı yaktığım zaman yaşadığım şeyi tarif edemiyorum

futbol.
oynamaktan bahsediyorum. yeşile bastığım an araba kornaları, kadın dırdırı, motor sesleri, bebek ağlamaları, ısrarla çalan telefon sesi... hiç bişey duymuyorum.

cherie fm olmasaydı
resim yapamıyor ve yazı yazamıyor olsaydım

snowboard ,

Karikatür dergileri ,

izlediğim animeler ,

arkadaşlarım ,

içtiğim şeyler ,

poker ,

seyahat etmek ,

Finans piyasaları ,

diziler ,

Kitaplar ,

adrenalin salgılatacak herhangi bir fırsat .

bunlar olmasaydı hayat daha sıkıcı olurdu..

yemek, çikolata, uyku, sevdiğim diziler ve kitaplar.

viski.
zekam.
portishead.
behzat ç.

Seks, futbol, canli muzik.

kediler

yazmak +1
gezmek, güzel yerlere gitmek

dilovası mı neresi?

kütahyada öyleydi doğalgazdan sora birazcık toparlar gibi oldu ama hala boğulursun.
yardım kuruluşu bilmiyorum.

almanyada inmek-binmek istediğin şehire göre değişir. mesela münih ya da berline gitmek ucuzken nürnberg onların yanında çok pahalı kalabiliyor. ha dersen ki ben berline ineyim, ordan x şehrine geçerim, bu durumda www.bahn.de'den tren fiyatlarına bakıp uçuşunu ona göre ayarlamanı tavsiye ederim zira özellikle kısa süre öncesinde tren fiyatları o kadar yüksek oluyor ki, pahalı olan uçuş ucuz uçuş + trenden daha uyguna gelebiliyor.
firma olarak da ben lufthansa ve thy'yi kullandım ikişer kez, lufthansanın yemeklerinin daha güzel olması dışında çok fark göremedim.

thy 99 euro diyodu belli yerlere. bi bak istersen.

pegasus bugün kampanya başlattı. bi bak istersen.

Ben stuttgarttan thy'yi kullanıyorum. Zamanında alırsan pegasus'tan da air berlinden de ucuza geliyor.

www.skyscanner.de den de bakabilirsin

sahip olma güdüsü, istifleme güdüsü.

yeni bişeyler insanı heyecanlandırır çünkü.

ruhsal/manevi/duygusal boşluktan ya da açlıktan olabilir.

bence bunu paraya bağlayabiliriz aslında. birilerinin alması için güzel bir şey görüyorsun, beğeniyorsun, paran varken neden almayasın ki? kullanmak istiyorsan, paran da varsa alırsın. sahip olmak ise, alayım, dolapta dursun, kutusunda kalsın da nerde durursa dursun, benim olsun yeter mantığı. illa bu mantıkta olmak gerekmiyor.

ya kendisi de biliyo cevabının yalnızlık olduğunu, laf olsun diye soruyo işte.

hiç parasızlık çekmemiştir. 50 bin yıllık insan tarihinde memur çocuğu olup da alışverişe doyamayan bir birey dünyaya gelmedi.

bazen de zamanında çok parasızlık çekip sonradan görenleri vardır ki yılların acısını çıkarırcasına alır da alır.
teyzemden biliyorum.
bazen psikolojik travma belirtisi galiba.

www.eksisozluk.com

link noktayı koydu. dağılabiliriz :)

indirim yazıları

uyumak.

1 haftadır öyleyim sadece yaşamsal faaaliyetler diyelim.

film dizi uyku boş boş bakınmak ... çok zevkli çok. her fani tatsın bu zevki. amin.

sonsuz para şifresi yoksa nuttertools şifresi de yoktur :) neyse uslu bir çocuk olalım o zaman.

bugün sabaha kadar otururdum alırdım kola mısır film izler internette takılırdım. yarın bir iddaa kuponu yapardım sonra arkadaş bulursa çıkar dolaşırdım biraz pes falan atardık. bi de yeni bir yengen var onla ilgili birşey yapmaya çalışırdım.
kısa vade de bunları söyleyebildim işte. gördüğün gibi hayatım çok sıkıcı .

mercedes w123 alır adam etmeye çalışırım.

www.google.com

Seyahat için bir kenara ayırdığım param var, vize sıkıntısı falan yok diye ben de ek madde sallarsam İrlanda'ya gitmek isterdim.

valla öyleyim ben şu aralar. okulu bıraktım bölümü sevmediğimden. hayalimdeki işe stajyer olarak alındım ama işbaşı yapmadım daha, geciktiriyorum işbşaı zamanını 1-2 hafta. o süre içinde 1-2 teknik öğrenip başlayacağım işe.

oturuyorum dizi izliyorum, bulaşık yıkıyorum, dediğim gibi birkaç teknik öğrenmeye bakıyorum işle ilgili.

hayat aynı hayatsa, yine bunları yapardım heralde. ha yok biraz para, biraz bilgi varsa almanya'ya taşınıp orda kimya, camcılık ve piroteknisyenlik eğitimleri alırdım.

paso tenis oynardim... ne guzel hayat lan

battaniyemi yastigimi uclu koltugumu ve televizyonumu korku filmiyle sereflendip kfc soylerdim

Bu izinlerin hepsini alıp aghye gittim ben. Yanında seyahatler de cabası.

her gün ayrı güzellikteki yerlerde piknik yapardım.

gitar, fransızca, almanca öğrenmeye uğraşırdım. fotoğrafa çıkardım, yemek yapardım, dans ederdim, bişiler okurdum, bişiler yazardım, canımın çevirmek istediği yazıları çevirirdim, stumbleupon'da vakit öldürürdüm, film izlerdim.

creative (firma ses kartı yaparak başladı, hesabını sen yap)

sony

creativein ses sistemleri çok kaliteli

bu mu : www.hepsiburada.com


Yoksa bumu :

www.hepsiburada.com

Creatif kesinliklee

sony

Creative'den şaşma!!

nwz-e serisi varsa aklında creative.nwz-e'nin üstüne çıkarsan düşünmeye başla karşılaştırmayı.

iki model arasında tabi ki sony, nwz serisi çok iyi, ayrıca ekstra kulaklık almana da gerek kalmaz

düzenleme: iriver da düşün derim

www.sanalmarketim.com

kıdem tazminatına yazık etti :(

bence de altında bir şeyler var. binlerce yıllık tarihte istifa eden ikinci papa. normal bir durum değil.

mossad veya mitin işi diyolar '!!!! DID IDIIN DIN DINN

illuminati.

çakıcı demişti.

sürmeyi bilmiyosundur sen. kızlar! biriniz anlatın nası sürüyosanız.

iyice kurumalarını beklemediğin için pürüz pürüz oluyor.

ojelerin markalari cok iyi degil.Ben deborah,bourjois,l'oreal kullaniyorum,en az 4 5 gun gidiyor.Ojeyi surmeden once cila surdukten sonra tekrar cilayla rotus yapmayi deneyin.Bir de bulasik filan yikiyorsaniz cabuk cikmasi normal,eldiven kullanin.

edit:ciladan once ojenin kurumasini bekleyin tabii.

^ yok bulaşık falan yıkamam. ve cilayla sürmeyi deneyeceğim teşekkürler.

oje kurutuculardan alabilirsin istersen 5 kat sür son kat olarak oje kurutucu atarsın bişeycik olmaz.

oje koruyucular var. istersen tek kat sür üstüne oje koruyucu atıyorsun 5 güne kadar dayanıklılığı test edildi. ama 5 gün aynı oje çok sıkıcı.

bu arada bulaşıkta yıkıyorum çatır çatır. belirteyim dedim.

^ o bahsettiğiniz ürünler için hangi markaları tavsiye edersiniz?? fikir güzel.

hali hazırda kullandıklarım;
kurutucu olarak pastel quick dry www.pinkar.com

koruyucu olarak pastel gloss up www.pinkar.com

pastel reklamı gibi oldu ama.

pastel iyidir çünkü. :D

eldiveni sadece oje icin degil deterjan ellere zarar vermesin,kurutmasin diye de kullanmak gerekiyor zira catir catir bulasik yikanmasina yikanir da eller mahvolur sonra,gerek yok.

Bu arada kurutucular da iyi fikirmis,evet.Hatta bakim yagli olanlari var,onlardan alirsaniz daha iyi olur bence.

normal geçersin.

kredi değil de nakit çekme tarzı bişey çok kolay olur bi kredi kartı alıp.

da sonra ben bunu 12 ayda ödemek istiyorum tabi..

bonus veya fish card(axess de olur) alabilirsen taksitli nakit avans var, diğerlerinde de vardır ama kullanmadığım için bilmiyorum. axess'den 1500 tl 12 ay ödemeli kredi çektim üstelik dosya masrafı, sigorta vs. gibi abukluklar çıkmadığı için daha da uygun oluyor.

peki toplamda kaç günde para elime ulaşır..iş bankasında hesabım var sadece..

şöyle birşey varmış yeni gördüm..

www.maximum.com.tr

kullanan falan varsa msj atarsa çok sevinirim..

HSBC'den kart alırsan faizsiz 1000 TL çekebiliyorsun.

atm'ler kırışık parayı bile kabul etmiyor maalesef, bunu da kabul etmeyebilirler. bankada ya da yolda bi bakkalda vs. değiştirebilirsin :)

ziraat hemen değiştiriyor.

teb de değiştiriyor, ama bankodaki ablaya dil dökmek gerekiyor azcık. ziraat kadar olamadılar, yazıklar olsun!

ziraat bankasında siyah kumaş boyasıyla kapkara olmuş banknotu bile değiştirmiştim ben.